24 Kasım 2017 Cuma

TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDA BULAŞICI HASTALIK RİSKİ

Kalabalık kentlerin en önemli sorunlarından biri trafik, diğeri ise hiç şüphesiz yoğun trafiğin de pay sahibi olduğu kirli hava. Yetkililer mecbur kalmadıkça vatandaşların özel araçlarını kullanmayıp toplu taşıma araçlarını tercih etmeleri konusunda sürekli uyarılar yapmakta.
Hiç şüphesiz toplu taşıma sistemi, modern ve kalabalık toplumların olmazsa olmazı...
Bununla birlikte toplu taşıma araçlarının artılarının yanında eksileri de yok değil...
Bu eksilerin başında hiç kuşkusuz bulaşıcı hastalık riski başı çekmekte.

Zira toplu taşıma araçları hastalığa sebep olan bakteri ve virüslerin en kolay ve etkili bir şekilde bulaştığı yerlerin başında geliyor. 
Özellikleri havaların soğuması ve ani sıcaklık değişimleri sonrasında bağışıklık sisteminin zayıflayarak vücut direncinin azalmasıyla bu hastalıklara yakalanma oranı artış gösteriyor.

Grip, nezle olmuş, öksüren, burnu akan, elinde, üstünde başında milyarlarca bakteri ve virüs taşıyan insanların kullandığı toplu taşıma araçların bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılmasında ki en önemli faktörlerden biri. Hapşırma ve öksürük ile havaya saçılan virüsler solunum yolu ve dokunsal temas ile araç içerisindeki diğer kişilere sirayet etmekte. Salgın hastalığın buluşma sürecinde havalandırma cihazları faktörü önemli rol oynuyor. 
Kış aylarında gece ile gündüz arasında oluşan sıcaklık farkı soğuk algınlığı denilen hastalığı meydana getirir. Soğuk algınlığı boğazda yanma hissiyle ortaya çıkar. Daha sonra bunu burun tıkanması ve akıntısı takip eder. Bu durum ekseriyetle bir kaç gün devam eder. 

Peki, özellikle balık istifi şeklinde seyahatlerin yapıldığı insanların iç içe seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında nelere dikkat etmemiz gerek?

MASKE TAKALIM...
Toplum içerisinde maske takmak tuhaf karşılandığı için insanlar pek yanaşmayabilir. Ancak kalabalık şehirlerin havası öyle bir hale geldi ki, o maskeyi hiç çıkarmasak yeridir desek abartmış olmayız. Oysa uzak doğu ülkelerinde kalabalık şehirlerde artan hava kirliliği nedeniyle maske takmak artık sıradan bir hal almış durumda. Maskeyi öncelikli olarak hastalıklı bireyin kullanması gerek. Ancak daha henüz o kültüre ulaşmış değiliz. Bu nedenle sağlıklı bireylerin de maske takması kendileri için daha mantıklı olacaktır. Yine de son tercih sizin tabi ki.

DENGELİ BESLENME:
Düzenli ve sağlıklı yenilen bir öğünden alınacak besinler, bağışıklık sisteminizin güçlenerek vücut direncinizin artmasına yardımcı olacaktır. Bu sebeple öğün atlamamak gerek. 

HİJYENE DİKKAT!
Toplu taşıma araçlarına binerken mümkün olduğu ölçüde herkesin tuttuğu yerlerden tutmamaya özen göstermeliyiz. Ancak lastik tekerlekli araçlarda ve özellikle özel halk otobüslerinde bu durum pek mümkün olmuyor. Zira yol durumu ve sürücü araç kullanımı nedeniyle ayakta durmak bile zorken bir yere tutunmadan hareket etmek büyük yetenek istiyor. 
Araç içerisinde mutlaka yüz ve el temasından kaçınmaya özen göstermek gerekiyor. 
Araçlardan indikten sonra mutlaka elimizi ve yüzümüzü sabunla yıkamalıyız. 
İmkan varsa yanımızda taşıyabileceğimiz antiseptikler mevcut.
Bazı burun spreyleri sıkıldığında gün içerisinde uzun süre koruyucu bariyer sağlıyor. 

ERKENDEN ÖNLEM ALIN!
Vücudumuza virüs girmeden önce önlemi almak en mantıklısı. Virüs girdikten sonra hastalığın 3 ile 5 gün arasında iyileşme gösterdiğini unutmamamız gerek. 
Vücuda virüs girdikten sonra:
Boğazda acıma ve yanma hissi,
Burun ve sinüs akıntısı,
Öksürme,
Burunda tıkanıklık,
Hafif ateş ve yorgunluk gibi belirtilen olur ve bu durum giderek artar. 
Tedavi sürecinde;
Pek tavsiye edilmesi bile ağrı kesici kullanmak,
Burun spreyi,
Ateş düşürücü,
Rahatlatıcı ve bol sıvı almak,
İstirahat etmek gerekir. 
Eğer zamanında önlem alınmazsa sonraki süreçte kulak, burun, boğaz rahatsızlıkları, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir. 


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı